Selam Sırfâş (Hüdayi Divanı)

Hayat devam ediyor. Bir dolap beygiri gibi dönüyor dünyam başımda. Zavallı, hüzün verici…

Pir Hüdayi’nin “Günler gelip geçmektedir / Kuşlar gibi uçmaktadır.” dediği gibi geliyor, geçiyor, bazen bir grup kırlangıç gibi, çoğu zaman soğuk havalarda sürüler halinde çatıların üstünden uzaklara uçan kargalar gibi geçip gidiyor günler. Bu satırları çok sık kullandığımın farkındayım ama ilk kez bu şekliyle kullandım.

Sondaki sözcükleri “uçmadalar” veya “uçmada” şeklinde kullanırdım, kulaktan dolma biliyordum çünkü bu satırları. Sonunda elime bir Hüdayi divanı geçti de doğrusunu öğrendim. Aslında pirle yakınlığım eskilere dayanır. Adını taşıyorum bir kere. Türbesini ilk kez adımın doğru yazılışını öğrenmek için ziyaret etmiştim. Hangi “h” ile yazılıyordu Hüdayi? Eskiden “Huda”ya nispet olduğunu ve hoktalı hı ile yazıldığını düşünürdüm. Sonra, aslında “y” var mıydı, yok muydu? Malum iki şekliyle de kullanılıyor. O ilk ziyarette sorularımın cevabını aldım. Caminin duvarında bir levha vardı, güzel he ile yazılıyordu ve evet “y” vardı.

Sonraki ziyaretlerim öyle faydacı değildi. İstanbul’a yolum düştüyse bir şekilde yolumu düşürmeye çalışıyordum. Bir ara birkaç arkadaşla sabah namazına gittiğimizi hatırlıyorum yılda birkaç kez. Namazdan sonra tevhid zikri yapıyordu cemaat, sonra Hüdayi Divanından bir şiir okunup açıklanıyordu, en sonunda da yan taraftaki yemekhanede çorba içiliyordu. Sonra Üsküdar sahilinde küçük bir yürüyüş, günün ilk ışıklarında boğazı seyretmek. Güzel hatıralar...

İşte yıllar sonra nasip oldu, divanını da okudum. Diyanet basmış, pırıl pırıl harika bir baskı. İnsan kitap okumasa bile alıp süs olarak bir kenara koymak ister, o kadar yani. Aslında bu seride epey bir divan basılmış. Sosyal medyada paylaşılan bir resimde gördüm. Baktım diyanetin sitesine çok hoş görünüyorlar, ayrıca sudan ucuz. Yedi tanesini ısmarladım. Elime alınca resimde göründüğünden daha güzel olduklarını gördüm kitapların. Pirim Hüdayi’nin divanından başladım.

Hep sesli okudum. Çoğu zaman balkonda, bazen içerde. Ahenkle, dua eder gibi, Hüdayi’nin mekânında bir seher vakti tevhid zikrine eşlik eder gibi. Dün bitti divan, ama bitmez. Bir süre sonra tekrar dönerim. Bu şiirler zikir çünkü, zikirde esas tekrardır. Önce diğer divanlarla tanışmam lazım yalnız. Sırada Eşrefoğlu Rumi var, sonra Ümmi Sinan, Niyazi ve diğer pirler. Sırasıyla hepsinin halkasına girmek için sabırsızlanıyorum.

Ve birkaç iktibas:

İlm billâha çalış sen yürü ey himmeti dûn

Nice bir câze yecûzu nice bir kâne yekûn

s. 325

*

Mâzîye kılma teessüf yeme müstakbel gamın

Hâlini hoş gör ki ömrün hâsılı imrûzdur

s. 326

*

Gelmenin bir gitmesi var ey hümâm

Gitti gelmek kaldı gitmek vesselâm

s. 355

Yorumlar

Popüler Yayınlar