Şapkadan Çıkan Satırlar V
Şapkadan Çıkan Satırlar*
*
Siham-ı Kaza
Hazık bir hekim bir eczacıdır o zamanlar, bir attar, bir otacı,
Şunu iç, şunu ye, şunu oku…
Ve şu çizgide yaşa. Ki
Teşbih hatalıdır her zaman.
Kişi kişiye benzer, aynı değil,
Konfeksiyon zehirdir…
Havanda dövülen ilaç, yenilen, içilen, okunan…
Kişioğlu birdir uzaktan, yakından baksan başka başka…
Yalnız parmak izi, retina değil,
Yazgısı da başka, sınanması da başka…
Onun için “zerre miskalle” tartılır ameli.
Zerre miskal nedir hiç düşündün mü kalender?
İyilik, kötülük; amel değerlidir her zaman.
Molozu tonla, elması kıratla tartarlar.
Ameli gramla, kıratla değil, nakîrle kıtmirle de değil
- Ki 0,003125 grammış bir kıtmir, az önce hesapladım. –
Zerre miskalle tartarlar.
Zerre nedir bilir misin kalender?
Ben bimem, sanmam kimse bilsin,
Dün uçuşan tozmuş, sonra atom demişler.
Sonra atom altı parçacık, şimdi quark belki ben anlamam,
Yarın kim bilir kaçta biri nakîrin?
--------------------
*Bu dediğim, çintemani desenli bir göz bağcı şapkasıydı.
*
Siham-ı Kaza
Hangi kaza oku deldi kırbanı efendi?
Bugün kırbaları delen, dün portakala batan şiş…
Kazayı belki tövbe döndürür,
Eşyayı biliş, perdeyi, arkasını, işleyen hikmeti biliş…
Ben hikmeti bilmem.
Misketlere vururken dün,
Bugün misketlerle vuruyorsa,
Misket üzümü yemek değil bu iş,
Mis kokulu değil her zaman, siham-ı kaza…
Ben hikmetini bilmem.
Bugün kırbaları delen, dün portakala batan şiş…
Kazayı belki tövbe döndürür,
Eşyayı biliş, perdeyi, arkasını, işleyen hikmeti biliş…
Ben hikmeti bilmem.
Misketlere vururken dün,
Bugün misketlerle vuruyorsa,
Misket üzümü yemek değil bu iş,
Mis kokulu değil her zaman, siham-ı kaza…
Ben hikmetini bilmem.
*
Yine Sümsük Hakkında
Yine Sümsük Hakkında
Bir beyaz su kuşu, uzun kanatlar, ince kuyruk,
Keskin gözleriyle tarar suyun altını ve üstünü;
Eşyanın batınını ve zahirini…
Mana avlamak için, dalar denize.
Size büyük balıklar avlamayı öğreteceğim, bu muydu muallim?
Denizde yürümek, dağda vaaz…
Mananın inceliği korur seni, suya gark etmez.
Sümsük, melamimeşrep bir kuş olmalı, mana avında;
Rüzgâr taşır onu uzaklara, savurmaz…
Su, boğan tuzak değil gayp sofrası, anlam dağarcığı.
*
Yine Çintemani Hakkında
Keskin gözleriyle tarar suyun altını ve üstünü;
Eşyanın batınını ve zahirini…
Mana avlamak için, dalar denize.
Size büyük balıklar avlamayı öğreteceğim, bu muydu muallim?
Denizde yürümek, dağda vaaz…
Mananın inceliği korur seni, suya gark etmez.
Sümsük, melamimeşrep bir kuş olmalı, mana avında;
Rüzgâr taşır onu uzaklara, savurmaz…
Su, boğan tuzak değil gayp sofrası, anlam dağarcığı.
*
Yine Çintemani Hakkında
Mavi tonları deniz,
Bulut belki, belki rüzgâr pars motifi…
Anlamı somutlaştırıp eşyaya kazır bellek,
Hani bir muska gibi,
Bir pazıbent, bir madalyon hani…
Çintemani.
Bulut belki, belki rüzgâr pars motifi…
Anlamı somutlaştırıp eşyaya kazır bellek,
Hani bir muska gibi,
Bir pazıbent, bir madalyon hani…
Çintemani.
*
Zerre Terazisi
Zerre Terazisi
Hazık bir hekim bir eczacıdır o zamanlar, bir attar, bir otacı,
Şunu iç, şunu ye, şunu oku…
Ve şu çizgide yaşa. Ki
Teşbih hatalıdır her zaman.
Kişi kişiye benzer, aynı değil,
Konfeksiyon zehirdir…
Havanda dövülen ilaç, yenilen, içilen, okunan…
Kişioğlu birdir uzaktan, yakından baksan başka başka…
Yalnız parmak izi, retina değil,
Yazgısı da başka, sınanması da başka…
Onun için “zerre miskalle” tartılır ameli.
Zerre miskal nedir hiç düşündün mü kalender?
İyilik, kötülük; amel değerlidir her zaman.
Molozu tonla, elması kıratla tartarlar.
Ameli gramla, kıratla değil, nakîrle kıtmirle de değil
- Ki 0,003125 grammış bir kıtmir, az önce hesapladım. –
Zerre miskalle tartarlar.
Zerre nedir bilir misin kalender?
Ben bimem, sanmam kimse bilsin,
Dün uçuşan tozmuş, sonra atom demişler.
Sonra atom altı parçacık, şimdi quark belki ben anlamam,
Yarın kim bilir kaçta biri nakîrin?
--------------------
*Bu dediğim, çintemani desenli bir göz bağcı şapkasıydı.
Yorumlar
Yorum Gönder