30 Mart 2017
Ah Ben (On Üçüncü Defter)
“Kuşlar Yasına Gider”, Denizli'nin edebiyatımıza kazandırdığı
çok değerli bir ismin son romanı. Birkaç hafta önce okudum. Dün de romanı
okurken atıflarıyla dikkatimi çeken bazı türküleri dinledim. Bugün türkü
dinlemeye devam edeceğim. Kitabın ismi de bir türküden alınmış. Daha önce aynı
türküden ismi alınmış bir kitap daha okumuştum. Yıllar önceydi. “Geçen Gün
Ömürdendir”. Bu nasıl bir türküdür ki bir dizesi kitap yazdırır adama. Bence aynı
türküden başka kitap isimleri de çıkar.
Bunları düşünürken, hayatımda müziğin pek de ciddi yeri
olmadığını fark ettim. Sevmediğimden değil. Bir yerde rastlasam zevkle
dinlerim. Ama öyle bir birikim, bir donanım eksikliği hissediyorum bazen. Çocukken
evimizde ne televizyon, ne radyo vardı. Sonra yatılı okul yılları, yine öyle
aynı düzen… Yolda belde kulağıma çalındığı kadardır haberdar olduğum parçalar,
ezgiler… Gençliğimde aldığım kaset de nereden baksan otuzu geçmez sanırım. Ama mesela
yoldayım diyelim, Denizli-İstanbul arasında gidip geliyorum. Gece şoförün
yolcuları rahatsız etmemek için sesini kıstığı radyoya kulak misafiri oluyorum.
Hava karanlık, belki yağmur çiseliyor da olabilir. Bunlar güzel hatıralar.
Benim müzik dinlemekten en çok zevk aldığım anlar belki.
Son zamanlarda bazı kitaplarda müziğin çok fazla yer tuttuğunu
görünce, kahramanın duygularının peşinde giderken bana bir şey çağrıştırmayan
parçaları işaretliyor, sonra yavaş yavaş dinliyorum. Birkaç yıl önce “İmkansızın
Şarkısı”nı okuduğumda yaptım mesela bunu, sonra birkaç ay önce “Kış Hasadı”nda,
şimdi de Hasan Ali Toptaş’ın romanını okuduktan sonra yapıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder