Selam Sırfaş (Kitap elime ulaştı.)

2 Mart, Pazartesi

Sabah çalışmak için kütüphaneye gitti Bike, bir deneme çözüp geldi. Bazen ortam değişikliği olsun diye gidip kütüphanede çalışıyor. Gelince “Mart geldiğinde, gerçek mart gelmiş gibi oluyor.” dedi. Martın gelişi ve geldiğini belli etmesi üzerine konuştuk biraz. Sonra ben “Olur öyle,” dedim, “biliyor musun Mart Gelir diye bir şiir kitabı var.” “Ya, bilmiyorum tabi, kimin?” “Geldiyev’in.”
Ona “Mart Gelir”in şairin ilk kitabı olduğunu söylemedim, yıllar önce gençliğinde yazdığını da. Son kitabının “Ömür de geçip gitmekte…” olduğunu ise hiç söylemedim.
Öğleden sonra bu sefer ben gittim kütüphaneye. Gerçekten martın geldiği belli. Kabanın önünü açtım yolda. İki kitap verip, üç kitap aldım. Teslim ettiğim kitaplardan biri Tomris Uyar’ın bir öykü kitabıydı. İyi öyküler, hoş cümleler, ilginç sözcükler vardı.
Şöyle cümleler var mesela:
“Soylu mal satıyorum, ama ne yaparsın ki mesleğim önemsiz.” Bunu söyleyen bir çiçekçi.
“Yok yok, ekmek kırıntısı değildi topladıkları, hiç değildi; bir salkımsöğüdün gölgesinde ansızın bitiveren, adını daha hiç kimsenin koymadığı kır çiçekleriydi bunlar.”
Burada Hansel’le Gratel’e gönderme var.
“Gözlükleriyle, yalnızca gözlükleriyle baktı.” Nasıl bir bakış merak ettim. Dönüp cümleyi yeniden okudum.
Bir de mesela; “seyredeğer” birşey bulamadı kanallarda, diyor. “Seyredeğer” birleşik yazılıyor ve yazarın hemen o anda ürettiği bir sözcük olduğu anlaşılıyor.

9 Mart, Pazartesi

Bugün öğleden sonra kargodan “Evinde Misafir” geldi. Ne zamandır merakla bekliyordum. Kitabın kapağı, iç mizanpaj nasıl görünecek? Kâğıdı nasıl? İlk kez bir kitap, kapağından içine kadar elimden çıkacaktı. Eh, iyi olmuştu. Kitap şeklinde elime alınca, şurası şöyle olsa iyiymiş dediğim bir iki şey oldu ama o kadar önemli değil.
Çok beklemiş gibi hissettim ama aslında klasik yayınevlerinin çalışma düzenine göre çok hızlı gelişti süreç. Kitapyurdu’nun KDY adında bir yayınevi kurduğunu hakkında bir haber okudum önce. Baktım ilginç bir şey, hemen hazırda bekleyen şiir dosyamı sisteme yükledim. Sonra indirdiğim sözleşmeyi indirip postayla gönderdim. 7 Şubat’ta göndermişim sözleşmeyi. Önce ajanslarla yazıştım, fiyat -en azından benim için- biraz fazla gelince kendim çalışayım dedim. Bu arada üç dört gün kaybetmiştim. Yayınevinin hazırladığı şablonları nasıl açacağımı araştırırken de birkaç gün geçti. Sonunda programların deneme sürümlerini indirebildim ama sadece bir hafta kullanabilecektim. O bir hafta içinde defalarca baskı dosyalarını yükledim, her seferinde bir iki şey düzelterek. En son kitabın sırt ölçüsünü ayarlayamadım bir türlü. Bunun için bir arkadaşımın arkadaşının arkadaşından yardım aldım. Kullandığım programı kullanma hakkım da bitmişti zaten. Kitap 26 Şubat’ta basılabilecek hale gelmiş ve satışa çıkmıştı. 6 Mart’ta benim siparişi hazırlayıp kargoya verdiler, 9 Mart’ta elime ulaştı. Daha önce bir kitap için bu süreç için nereden baksan bir yıl kadar beklemem gerekiyordu.
Arada ikinci kitap için başvurdum. Bu sefer bir roman. Ama incelemede hâlâ. Sanırım bir anda yığılma oldu, editörler yetişemiyor. Dosya kabul etmeye ne zaman başladılar bilmiyorum ama ilk kitabı 3 Şubat’ta basmışlar. Şimdi otuz kitabı geçmiş. Oldukça hızlı çalışan bir sistem.






Yorumlar

  1. süreç boyunca ayağına takılan onca çelmeye rağmen yılmadan devam ettiğin için tebrik ederim. kaç kişi bir raddeden sonra "boşver be!" demeyip de sonuca ulaşabilirdi bilmiyorum. muhtemelen ben onlardan biri olmazdım. hayırlı olsun Hüdayi Bey.

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar