YOLCU


Yolcu bir handa konakladı. Sırrı kalbini sıkıştırıyordu. Duvara söyledi. Oysa bilmiyordu, duvarın faresi, farenin kulağı vardı. Onca yıl kalbinde biriktirdiği, besleyip büyüttüğü sır yitti gitti. Tekrar yollara düştü yolcu. Sır avlarken av olmak için.
Sırlarının kalbini sıkıştırdığı bir gece altında oturduğu söğüte, yıldızlı gökyüzüne baktı. İlerde bir kuyu gördü. Dayanamadı sırrını kuyuya fısıldadı. Bilmiyordu yolcu. Kuyunun suyuyla büyüyen kamışlar vardı. Kamışlar sırrını faş etti. Uçtu gitti elde avuçta ne varsa.
Yine yollara düştü. Kimselere açmadı sırrını. Bir gün eline bir cam geçti. Sırrını kalbinden çıkarıp cama sıvadı. Artık saydam değildi cam. Ardını göstermiyordu.
Diğer yüzünü çevirdi. Kendi yüzünü gördü elinde tuttuğu aynada.

Yorumlar

Popüler Yayınlar