17 Temmuz


Dün babam çokça sohbet etti. Eskilerden anllattı. Çoğunu daha önce defalarca dinlediğim kesitler. Anası, anasının arkadaşları, amcası, yengesi. Kaynanasından bahsederken duygulandı. Amcasından çok yengesiyle, yani kaynanasıyla arası iyiymiş belki de. Anama gelince geçen yıl hep babasını anlatmıştı, anasından az bahsediyordu.
Fatmana Nenemim cömertliğinden, pekmez kaynatıp gelene gidene vermesinden, her yıl aşure ayında yemek vermesinden bahsetti. Ben cuma günleri kuru fasulye yapıp namaza gelenlere veriyormuş, diye hatırlattım. O zamanlar köyde tek cami var. Belki dört beş, hatta altı yedi kilometre yürüyüp cumaya gidiyor insanlar. Bu yolu alırken aynı zamanda beş, altı yüz, hatta bazıları yedi sekiz yüz metre rakım farkını geçiyorlar. Önce iniyorlar, dönüşte tırmanıyorlar. Caminin yakınında evi olanların vereceği öğle yemeği çok önemli.
Bir Koca Aşa Teyze varmış. Güney'den, Taşdibi'nden gelenler onun evinde yemek yerlermiş. Her hafta, düzenli olarak cuma günleri yemek çıkaran bir teyze. Kimlerden o teyze dedim. Hamitlerden dedi. Bugün köyde öyle bir sülale var mı bilmiyorum.
Sonra bir ara Muhammet Dayıdan bahsetti. Hem kuzeni, hem ustası. Çok severdi onu. İki öküzü varmış Muhammmet Dayının gençliğinde baktığı. Biri Gökçe, biri Akkuyruk. Çamlardan burç toplar yedirirdi, diyor. Burç bir tür asalak bitki, ökse otu olabilir. Yanık'tan Kusuru'ya indirdiğinde oradaki öküzlerle dövüştürürmüş. Oradaki amcalar, dayılar kendi öküzleri sakatlanacak diye buna pek yanaşmak istemezlermiş. “Sizin de yok muydu bir Gökçe, hangisi eski?” dedim. Alim Dayıların Gökçesi daha eskiymiş. Kendi Gökçeleri de çok iyiymiş. Boynuzu ay gibiydi dedi. Aklıma hemen Attila İlhan'ın şiiri geldi.
Köyde epey okuyorum. Babamın dikkatini çekmiş. “Çok iyi okuyorsun, babam da çok okurdu.” dedi. Kara Davut gibi kitaplar okurmuş. Kalın kalın kitapları okur, devirirmiş. Bir ara Kara Davut alıp, seçtiğim pasajları babama okumak istiyorum. Ben de hiç okumadım o kitabı.
Az önce Fatih geldi. Yanık'ta erim örüyorlar. Arada uğruyor. Sağanak gibi birden geliyor, birden gidiyor. Anlatımını, konuşmasını seviyorum. Adamı neşelendiren bir tarzı var.

Yorumlar

Popüler Yayınlar