KARGALAR


Havalar iyice soğudu. Artık demiryolunun yanındaki arsada kuşçular kulübelerinden güvercinlerini çıkarıp uçurmuyorlar. Küçük oğlanın en büyük eğlencesi güvercinleri seyretmekti oysa. Zaten babası da kaç haftadır ortalıkta yok. Arayıp sormuyor da üstelik. Annesine sordu, “Yurt dışına konferansa gitti.” dedi annesi.
Ablasıyla konuştu. Ablası altıncı sınıfa gidiyordu. Çok şey bilirdi.
“Bir tuhaf.” dedi ablası. “Selamsız sabahsız niye gitsin ki, daha önce hiç böyle gitmemişti.” O da küçük kardeşiyle konuşmak istiyor gibiydi bu konuyu.
“Acaba ayrıldılar mı?” dedi kız. Küçük oğlan: “Belki bizi terk etmiştir.” dedi. Hiç böyle bir şey beklemezlerdi babalarından.
Havalar iyice soğudu. Kırlarda yiyecek bir şey bulamadıklarından mı, sığınacak kuytu bulamadıklarından mı nedense kargalar sürü sürü şehre geliyor, demiryolunun üstünden uçuyordu.
Küçük oğlan artık güvercinleri değil karga sürülerini izliyordu okuldan sonra. Sesleri azarlar gibi, kavga eder gibi duyuluyordu küçük oğlana.
Akşam hayat bilgisi ödevini yapıyordu. Konu iletişimdi ve eskiden kullanılan haberleşme yöntemleri anlatılıyordu kitapta. Dumanla haberleşenler, mektup taşıyan güvercinler. Görseldeki beyaz güvercinler soğuk havada kafeslerinde tutsak olan kuşları hatırlattı çocuğa. Şehrin üstünden geçen karga sürülerini düşündü sonra ve annesine sordu:
“Anne, kara haberleri kargalar mı getirir?”

Yorumlar

Popüler Yayınlar