TÜVELEY

Sen ey tüveley, rüzgarların girdabı
Savruldu hayallerimiz, hatıralarımız
Savruldu önünde çer çöp misali…
Ki hangi kavak yelleri estiyse başımızda
Hangi karayel, poyraz, lodos, meltem
Ve nice bora savurduysa,
Nice sam yeli kavurduysa ömrümüzü
Sen onların çocuğusun.


Rüzgar ektik gönüllere fırtına biçtik,
Öfkelerimizi süzdük kalbimizden
Sen doğdun
Ve sen, ey tüveley, ruhumuzun girdabı
Ne kadar da mahirsin dağıtmada harmanlarımızı
İyi günlerimizi, küçük sevinçlerimizi, “gözün aydın”larımızı
Selamınla darman duman gönül çekmecelerimiz
-selamın silm getirmedi hiçbir zaman-


Nerelere savurdun kavak yellerimizi,
Artık birleştiremez miyiz ellerimizi?..
Ve hatta tatlı kavgalarımızı, küçük cedellerimizi
Savurdun ey tüveley atmosferin bilinmez katmanlarına
Ve savrulduk dört yana
Doğu, batı, güney, kuzey
Ve sen ey,
Lümmemizin izdüşümü,
Ruhumuzun girdabı
Hilkat çamurumuzun
Ömür ağacımızın türabı
Ve ey, ve ey, ve ey…
Veyl sana tüveley!

18 Temmuz 1998

Yorumlar

Popüler Yayınlar